Antalya Körfezi’nin doğusundaki yerleşim yerlerinin zemin yapısına dikkat çeken Prof. Dr. Görür, “Antalya Körfezi’nin doğu kıyılarındaki yerlerde sorunlar mevcut. Alüvyonlarla kaplı olan bu bölgeler, yer altı su seviyesi yüksek. Toprağa 5 metre kazıldığında su çıkışı yaşanan alanlar bulunuyor. Bu bölgelerde yüksek katlı binaların yapımına özel bir önem verilmeli. Her zeminin depreme karşı özel bir hassasiyeti bulunuyor. Özellikle kil zeminlerde deprem dalgalarının etkisi 3-5 kat artabiliyor. Bu durumda sıvılaşma meydana gelerek binaların çökmesine neden olabiliyor. Antalya genelinde aktif fay bulunmamakla birlikte, özellikle doğu bölgelerinde hassasiyet gösterilmeli” şeklinde konuştu. Türkiye genelinde 24 ilin fay hatları üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Görür, “Antalya’ya yakın Akşehir fay zonu önemli bir risk taşıyor. Bu bölge, Fethiye-Burdur fay zonu ve Kıbrıs fayı ile ilişkilendiriliyor. Antalya’nın kuzeyinde Beyşehir, Eğirdir ve Burdur gibi bölgelerde graben yapıları bulunuyor. Bu bölgeler de ciddi depremlere sebep olabilir. Özellikle Fethiye-Burdur zonu büyük bir risk taşıyor. Bu bölgede daha önce 7.2 büyüklüğünde depremler yaşandı. Akşehir fay zonu 115 kilometre, Kıbrıs fay zonu ise 116 kilometre uzaklıkta. Eğer aktif faylar 7 ve üzeri büyüklükte deprem üretirse, 100 kilometre çapındaki alanı etkileyebilir” şeklinde açıklamalarda bulundu. Antalya’da tsunami riskine de dikkat çeken Prof. Dr. Görür, “Antalya’da tsunami riski bulunmaktadır, özellikle Helen-Kıbrıs yayında. Bu bölgeler, dünya genelinde tsunami oluşturabilecek faylar arasında yer alıyor.